Zekfan Krallığı, Ejder Diyarı
Ejder Diyarı bölgesi ejderhaların en çok görürebildiği bölgelerdendi, buradaki Sirap Sıradağları ve en meşhur iki dağı Hirtart ve Kneduri’de bu muhteşem varlıkları uçarken görebilmek mümkündü. Tabi bu zirvelerin adı zamanında buralarda yaşayan en ulu ejderlerin ardından verilmişti. 2 bin yıllık efsaneler Hirtart ve Kneduri’nin, ki bunlar soylarının en üst mertebesinde ejderlerdendiler – gezegenler arası, hatta galaksilerarası dahi uçabildiği rivayet etmekteydi. Onlardan asırlar sonrasındaki günümüzün ejderleri bu beceriyi yitirmişti.
Ejderhalar ve İnsanoğlu arasında süren savaş bu iki ejderin öldürülmesiyle son bulmuş ve asırlardır süren barış anlaşması imzalanmıştı. Ancak Zekfan Krallığının usanmaz büyücüleri, simyacıları ve her türlü bilim adamı, gizli gizli Ejder Diyarında çalışmalar yürütüyor, ejderleri zayıflatmak, yada onların hakkında aleyhlerinde kullanabilecekleri bilgileri toplamaya çalışıyorlardı. Nede olsa Kral Armiskir; tüm ataları gibi bu anlaşmanın eninde sonunda bir gün biteceğinden korkuyor ve buna karşı hazırlıklı olmak istiyordu. Tüm bu araştırma ve hazırlık aşamasının başında kralın sağ kolu Başvezir Smiran vardı. Smiran’ın oldukça çılgın fikirleri vardı ve yıllardır sürdürülen araştırmaların sonucunda ejderlerle ilgili en üst bilgiye sahipti, hatta söylentiye göre Kadim Ejder Lisanını öğrenmişti.
Ancak hikayeye devam etmen önce “velociraptor”, yada “pterosaurs” ile tanışmamız lazım, bu ikisi zaten bildiğiniz ejderha. Velociraptor ve pterosaurs’un, fosil yaşları 70 milyon yıl. Bunlar gibi bir sürü var. Ayrıca ejderhalarla ilgili hemen her kültürde bir efsane, bir mit var. 3.3 milyon yıllık insan iskeleti bulunduktan sonra hayrete düşen günümüz dar kafalı bilim camiası, yakında çok daha eski insan kalıntılarına ulaşacak ve dinazorlarla – insanoğlunun aynı dönemde yaşamış olma ihtimali kabul etmek zorunda kalacaklardır. Öte yandan İskoçyada’ki Loch Ness (Nessie) canavarından tutun Kanada’nın Okanagan, ABD’nin Champlain ve Arjantin’deki Nahuel gölü, bizdeki Van gölü, hepsinde bir canavar var. Aslında bunlar dinazor ama ejder felan değiller. Zaten şu gibi yazılar okunduğunda dinazorlar ve ejderleri kolayca birbirine bağlayabiliriz. Silikon bazlı yaşama sahip Avustralya’da bulunan böceği hatırlıyor musunuz? Uzaylı böcek felan dediler, ilk çıktığında bayağı bir gürültü kopardı ama hemen susturdular; İngilizce aradığınızda hiçbirşey çıkmıyor; Türkçe aramada hala bu sayfa var.Evet silikon bazlı ne demek diyenlere şöyle anlatalım; tüm yaşamsal fonksiyonları; organları ve işlevleri karbon bazlı yaşamınkinden farklı; mesela oksijen almıyor, dışkılamıyor, ama gizlilik perdesi arkasında kaldığından başka özellikleri hakkında bilgimiz olamadı.
Acaba milyonlarca yıl önce yaşamış dinazorların arasında karbon bazlı yaşamı olmayan var mıydı?? bu cevabın “evet” olduğunu düşündüğümüzde fena bir olasılık çıkıyor önümüze. O da ejderlerin aslında kükürt bazlı yaşama sahip uçan dinazorlar olduğudur….. şimdi hikayemize devam edebiliriz.
Zekfan Krallığı, Başkent Ahrumen
Ahrumen milyonlara ulaşan kalabalık nufusuyla kralın sarayına da ev sahipliği yapmaktaydı. Sarayın etrafında sırasına göre farklı eğitim kurumları yeralmaktaydı. Yüzyıllardır eğitim ve gelişmenin önüne hiçbir hırs ve ihtiras geçememişti. Ejderhalar gibi güçlü ve ortak bir düşman karşısında elbetteki insanlık bütünleşmişti, kenetlenmişti. İşte bu fakülteler, derslikler, hep tıp bilimini, kimyayı, matematik ve fiziği ilertletmek üzerine kurulmuştu. Yıllar içerisinde elde edilen gelişmeyle ejderateşine dayanıklı giysiler, kalkanlar üretilebilmişti. Ejderateşi yarası artık tedavi edilebiliyordu.
Kral Armiskir günlük buluşmaları sırasında yine Smiran’ı sıkıştırmaya çalışıyordu: “bence bir saldırı beklediğimizi asla unutmamalı ve hazırlıklarımızı bu yönde geliştirmeliyiz” diyordu. Smiran ise “Kralım, efendim bir kez izin veririseniz tekrar anlatmayı deneyeceğim size, bu naçizane halimle, ancak elimden bu gelir yine” diyor ve devam ediyordu “baneim için Ejder Lisanı’nı öğrendi diyorlar, biliyorsunuz kralım külliyen yalan, zira onların lisanını anlamak için onlardan biri olmak lazım. İşte şimdi bu noktada siz imkansız diyorsunuz, ancak Kadım Ejder Ahtı kitabında defalarca kez okuduğum üzere; ejderler de bizimle nasıl konuşacaklarını bilmiyorlardı. Yaşam formlarımız tamamen farklı olduğu için farklı boyutlarda gibiyiz adeta”. Armiskir itiraza hazırlanıyordu. “Kralım 2000 sene önce Başejder Hezaran insanoğluyla nasıl konuştu sanıyorsunuz: kendi ruhunun bir parçasını, kendi özünden bir zerreyi büyük büyük atanız kral Abadan’a aktarmamış mıydı? Kral Abadan bu sayede ejderlerin seslerini duyabilmiş, konuşmalarını anlayabilmişti. O gün ilk ve son kez insan ve ejder konuşmuş 2000 yıllık barış anlaşmasını imzalamışlardı. Ancak anlaşma imzalanır imzalanmaz Hezaran ölmüştü; o ölürken kral Abadan daha sonra aktardığına göre; tüm ejderlerin büyük bir haykırışla Hezaran’ın ölümünü karşıladıklarını, bağlantı kopmadan tüm bu görüşme boyunca sadece sesini işittiği Kralejderin son olarak “bu barış için içimizden en kıymetlilerimizden birini kaybettik, sakın ha ama….
Armiskir söze dalıveriyor “sakın ama sakın bozmaya kalkışmayın çok perişan olursunuz”, evet işte lafı benim istediğim yere getirdin” diye devam etti kral, “bir kez hata işlediğimizde tüm halkımızı toplayıp Kirkereh’e gidip saldırı hazırlığı yapan ejderretlerin önünde yerlere kapaklanıp özür dilemedik mi, sorumluların leşlerinin, yüzlerce sığırı ve Ejderyumurtasını Ejder Diyarı’na sürüp özür dilemedik mi? Tamam aynı dili konuşmuyoruz, farklı boyutta bile olabiliriz ama özür dilediğimizi anladılar, zira ejder de olsalar onlarda da merhamet var.”
Smiran olayı çok iyi hatırlıyordu; kendisi o yaşlarda çocuktu ama anne ve babasının yanında yere yattığını ve herkesin hüngür hüngür ağladığını ve korkudan titrediğini hatırlamaktaydı.
Kirkereh Ejder Diyarına en yakın yerleşim yeriydi, burada yaşayanlar hemen hergün ejderretlerin, nadiren de olsa başejderlerin uçtuğunu görebiliyorlardı. Aynı zamanda Smiran’ın şehriydi burası, burda doğmuş büyümüş ancak eğitimini Ahrumen’de tamamlamıştı. Ejderbiliminde son derece başarılı olduğundan kısa sürede kralın sağ kolu olmuştu. Ancak kralın bilmediği şeyler vardı; Smiran’ın babası bizzat Kirkerah Vakaasının sorumlusuydu; Ejder Diyarına gitmeleri için oldukça cesur ama bir o kadar salak savaşçıları seçmiş ve Ejderyumurtası çalmaya göndermişti. Yumurtanın Kirkereh’e sapasağlam ulaşmasından birkaç saat sonra ejderretler alarm durumuna geçmiş ve savaş uçuşları yapmaya, alevler çıkarmaya başlamışlardı. İşte o zaman kral Armiskir tüm Gersaran halkını, Ahrumen halkını derhal Kirkereh’e göndermiş ve özür merasimi başlamış.
Daha fazla beklememeye karar veren Smiran bombayı patlatmaya karar vermiş; tabi hikayenin kendisine dokunan ucunu yine de saklamış; “kralım iyi dinleyin şimdi; 28 sene önce Kirkereh Vakaasında kaçırılan yumurtadan özsuyu alındığını öğrenmiş bulunuyorum (evet zira babası Ejderyumurtası iade edilmedn önce bunu yapmayı başarmıştı) dahası sağ kolunuz olma ayrıcalığımı kullanarak bana verdiğiniz adamları gönderip Ejderözsuyunu ele geçirdim. Bununla yetinmedim, ejderözsuyunu insan embriyosuna enjekte ettim ve şu anda 3 günlük hamile bir kızımız var.”
Kral Armiskir’in kessinlikle oturması gerekiyordu…..
Zekfan Krallığı, Gersaran
Annina 28 yaşındaydı, insanoğlunun Ejder DNA’sı taşıyan ilk ve tek yavrusuna gebeydi. Üstelik Annina buna gönüllü olmuştu. Ejder Birliği Tarikatı’na üyeydi, büyük bir hayranıydı kısacası ejderhaların. Smiran’ın anlattıklarını dinlediğinde hiç tereddüt etmeden Ejderçocuğun Annesi olmak istediğini söyledi. Olaylar hızlı gelişiyordu, Smiran herşeyi tüm ince detaylarına kadar hesaplıyor, incelettiriyor, tüm kaynaklarını seferber ediyordu, Armiskir ise sonunda tüm olan bitene boyun eğmiş sadece sık sık bilgilendirilmek istiyordu.Ülkenin en nadir Ejderkristalleri ve nadide ve çok güçlü zümrütler, safirler, yakutlar, akik taşlarını*1 Annina’nın en iyi faydalanacağı şekilde onun yaşam alanına yerleştirmiş bizzat gözlem yapmaktaydı. Gebeliğin 40. gecesinde Annina çok üşüdüğünü söylüyordu, halbuki oda sıcaklığında bir sıkıntı yoktu. Bir anlığına kızın renginin kıpkırmızı olduğunu gördü Smiran, ama hemen geçivermişti. Smiran bu anı büyük olasılıkla Ejderruhunun bir yansımasının Annina’ya fiziksel ve ruhsal geçişi olarak gözlemlediğini düşünmekteydi. İçinde büyüyen korku ise Annina’nın karnındaki embriyo büyüdükçe diğer ejderlere bir çeşit işaret ya da sezi gidebileceği gerçeğiydi. Ancak olağanüstü yalıtımlar vardı genç kızın bulunduğu binanın çevresinde, burada oluşturdukları elektromanyetik ve pulsar bariyerler kullanıyorlardı. Şimdilik bunlara güvenmek zorundaydı.
Zekfan Krallığı, Başkent Ahrumen
Kral Armiskir kitaplara gömülmüştü, okuyor araştırıyordu, tüm bilginlerini toparlamış onlarla beraber tarihi gözden geçiriyordu. En basitinden en derinliklerine kadar ejderlerle ilgili herşeyi bilmek zorundaydı. “hadi bana genel bir ejder sınıflaması yap” diyordu başyazmanına “sonra bunlarla ilgili bir şema yapacağız ve haklarında neler biliyoruz onlara bakacağız” Başyazman çizerek anlatıyordu:” önce Ejderret’ler var kralım, Ejderret’ler: en alt seviyede bulunan asker ejderler, bunların bilindiği kadarıyla; her 60 tanesi bir Başejder’e bağlı oluyor. Ve yine bilindiği kadarıyla 7 Başejder vardı. Bunlar doğrudan Kralejder’e hesap veriridi. O da Kraliçejder’e.”
Kral devam et şeklinde bir hareket yapınca başyazman devam etti; “şimdi biraz genel özelliklere geçelim, mesela doğal yollarla ölmüyorlar yani ölümsüzler, bizim gibi bir solunum sistemleri olmadığı için nefes almıyorlar ve atmosferin dışına çıkabiliyorlar.” Kral burada müdahele edip; “ tamam da bana bunlar lazım değil, neden artık başka geegenlere uçamıyorlar onu bilmek istiyorum.” Yaşlı Ustatlardan biri sözü devralır; “kralım, 7 Başejder varken böyle bir güçleri vardı, büyük savaştan sonra 3 Başejder öldü, 1 i başka bir gezegene gitti ve 7 de vahdet bulan Kadim Ejdergücü Birliği bozuldu. Onların bu gücü cesaretlerinden gelir, ancak Başejder sayısı 7 olmayınca bu cesaret istek bulmaz. Zordur anlamak bu karmaşık Ejder Düzenini kralım”
Anladım der bakışlarıyla kral; “başyazman Başejderlerin akibetini detaylı anlat”
Büyük Savaş ve Ejderlerin Yenilgisi
İnsanoğlu kendini bildi bileli hep canavarlarla birlikte yaşamaktaydı. Yeryüzünde gezen koca canavarları uzaklaştırmak uzak tutmak hatta öldürmek çok daha kolaydı ama havadan gelenlere karşı hep eksi puandaydı insanlık. Ancak zaman içerisinde ilimde ilerleyrek magma mancınıklarından tutun da pulsar lazerlere kadar her türlü silahı icat eden insanlık Ejderretlerden birini öldürmeyi başardıktan sonra tüm Ejderretlerin Başejderleri komutasında nasıl dehşet verici bir taarruza geçtiklerini görmüş topyekun bozguna uğramışlardı. 100 yıl kadar sonra tekrar topralandıklarında bu kez genetik ve transplantasyon gibi konularda
fevkalade ilerlemiş ve esir aldıkları Ejderretin ruhunu ve varlığını yok ettikten sonra o ölümsüz ejder bedenine komutan Sarsabt’ın zihin ve şuurunu nakletmişler. Plan uygulanmaya konmuş komutan Sasabt Ejderbedeniyle var gücüyle Başejder Hirtart’a saldırmış ve onu göklerden söküp almış. Uzun mücadele sonucu ikiside can vermiş. Başejder Hirtart’ın ölümüyle birlikte gökyüzünden kendisine bağlı 60 Ejderettin tamamı düşüp ölüvermiş. O an toparlanmaya çalışan diğer Başejderler neye uğradıklarına fena şaşırıp kendilerine kurulan tuzağa doğru hızla kanat açmışlar. Tuzağa düşen ilk Başejder Kneduri magma mancınıklarına hedef olup yanıp kül olmuş bir anda, onun da tüm birliği göklerden düşüvermiş. Bunun üzerine hala adı bilinmediğinden Adıbilinmeyen Kralejderin yerigöğü inleten feryadı duyulmuş ve tüm ejderler geri çekilmiş. İşte o zaman Adıbilinmeyen Kralejder Başejderlerinden Hezaran’a barış elçisi olma görevi vermiş. Kral Abadan bizzat kendisi görüşmeye gitmiş Başejder Hezaran’la. Hezaran Abadan’a kendi özünden aktarınca Abadan Adıbilinmeyen Kralejderin konuştuğunu duymuş “çok ölen oldu biz ölümsüzlerin arasında, kolumuz kanadımız kırıldı, artık ölen olmasın, ne sizden, ne bizden” demiş. Kral Abadan insanlığın yakaladığı en büyük teklifi kabul etmiş ve anlaşma altın varak üzerine kanla imzalanmış ve Ejderateşiyle mühürlenmiş. Kralejder son olarak “bir daha konuşamayacağız Hezaran sırf görüşebilelim diye ölümü kabul etti” demiş” Kral Armiskir içinden ama yeniden konuşacağız sizinle diye düşünmekteydi.
Annina’nın Doğumu
Sık sık anormalikler de yaşasalar Smiran’a göre herşey yolunda gitmekteydi. Gebelik yedinci ayını geçmişti ve en çok dikkati çeken Annina’nın neredeyse hiçbirşey yiyp içmeden gayet sağlıklı ve zinde görünmesiydi. Smiran bir gece Annina’ın rüyasında Kadim Lisan’da birşeyler fısıldamış olabileceğini düşünmekteydi. Ancak doğum ansızın gelmişti; Annina’nın çektiği acıyı dindirmek kolay olmamıştı ama o çok kolay bir doğum gerçekleştirmişti; bu bir erkekti ve ağlamıyordu bile; gözlerini kırpıştırıyor şimdiden etrafı anlamaya çalışıyordu sanki. Annina çok mutluydu.
gerisini bunu bi öykü yarışmasına göndermeye karar verdiğimde yazmayı güşünüyorum….. saygılar
*1 – bunlar eksen kayması yaşanmadan önce bu gezegende bildiğimizden çok daha fazla ve günümüz dünyasında sadece söylentileri kalmış şifa ve enerji kaynaklarıdır